Büyümeyi
istememiştim hiç. Çocukluğumun mutluluk dolu, masum her gününün yerine nefret
etmiştim şimdilerde yaşadığım her günden. Hayat dayattı gerçeklerini. Dayattı;
dayatmaya devam etti ve ben yine nefret ettim. Hep nefret ettim. Nefret dolu bu
günleri yaşamayı hiç hak etmedim belki. Güneşin odama vuran kırık ışığı bana
mutluluk dolu gözlerle bakmamı öğütlemişti hayata karşı, aldatmaya çalışmıştı
ve ben penceremin dışında esen o fırtınanın farkında olup gözümü bile kırpmadan
nefret etmeye devam etmiştim. Hak etmemiştim çünkü. Bana acıyı yaşatmaya
meyilli her nesnenin hayatının son bulmasını istemiştim içimde yürek parçalayan
gözyaşlarıyla. Tüm gözyaşlarının kirpiklere plesenk olmuş bağlılığıyla için
için ağladığım her günü yad etmiştim de bir türlü o hayrı kendi gözlerimle
görmeyi becerememiştim. Boğazımda duyulmayan hıçkırıklarla, gözle görülenin
daha efektif olduğu tezini tek hareketle yerle bir etmiştim farkında olmadan.
Aldığım her nefesin beni acıya biraz daha sürüklediğini herhangi bir kanıta gerek
olmadan haykırabilirdim. Göğüs kafesimin içinde ne marazlar barındırdığından,
bana acıyı yaşatan insanlık dem vurabilirdi. Kendimde olmayışımın yirmiikinci
yılının şerefine, zihnimde barındırdığım tüm iyimser düşüncelere lanet
etmiştim. Dünya benim istediğim muhit değildi ve hiçbir zaman benim istediğim
gibi olma çabasına girmeyeceğinden hiçbir şekilde şüphem yoktu.
Deli dolu bir insan olduğum gerçeğini dikte
eden bir duruşla odamın tavanına boş gözlerle bakıp, sigaramın dumanını
üfleyişim çok şeyi anlatmayı tek başına becerebilmişti aslında. Alışkanlık
yapmıştı bu eylemler bende. Daha çok bir insanın objeye değil de, bir objenin o
insana bağlılığının yadsınamaz resmi gibiydi yaşadığım ritüeller. Sigaramın
dumanını üfleyişim, bir ifşaatin karikatürize edilmiş haliydi sanki; acının ve
mutluluktan yoksunluğun krikosu, tüm sevgisiz aşıkların gurur tablosu ve insan
zihnine empoze edilmiş bütün yalnızlığın baş edilemez korkusu…
İşte çocukluğumda yaşadığım her günü böyle yad
etmiştim ben. Ağlamıştım! Gözyaşlarım dışarı akmayı bile becerememişti, fakat
ağlamıştım. Tüm mutsuzlukları; terk edilmişlikleri; duygu yoksunluklarını
kıskandırırcasına ağlamıştım tek bir gözyaşımı bile dışarı
damlatmadan.
Ve işte ben bu yüzden nefret etmiştim
her günden. Tüm büyüklüklerin acıyı deklare ettiğini öğrendikçe ben; işte bu
yüzden… İşte bu yüzden büyümeyi istememiştim hiç.
-n.s
#nonosweager
#nonosweager
Yorumlar
Yorum Gönder